12 Temmuz 2010 Pazartesi

ihmal yok ,efe boz da yok........


kızımı okula gönderdiğim ilk günü hatırlıyorum.nasılda korumasızdı.kendine yetecek hayat tecrübesi yoktu.yemeğini tek başına yiyebilirdi.tuvalete tek başına gidebilir, ellerini yıkayabilir,dişlerini fırçalayabilirdi pek ala...Bunları bilmek yetermiydi 5 yaşında bir çocuğun tuvalette başına gelebilecek bir tehlikeden kendisini korumaya?Yalnız mı olmalıydı o yaştaki çocuk tuvalette .Hele ki basında üst sınıfların alt sınıftaki birine tecavüzüne bu kadar sık rastlandığı bir dönemde...5 yaşında okula gönderdiğimiz çocuğumuzun üzerine lavobo düşse ,ölse.....İhmal yok diyecekler ardından...Öyle mi bunu kabullenemiyorum işte.Kızımı okuldan almaya gittiğimde bazen girişte ki tuvalette görürdüm onu içim nasıl kötü olurdu anlatamam.3 stajer öğrenci bir yardımcı kadın var sınfta ve çocuklar tek başına tuvalete gidiyor.Ya çıksa okul bahçesinden..5 yaşındaki öpmeye kıyamadığımız çocuğumuzu geri getirebilir mi her hangi bir rapor.Eğitim kurumları değil sadece herkese sesleniyorum lütfen çocuklarımızı koruyalım.

Bir haberde yetiştirme yurdundan .Güvenlik görevlisi yurtta kalan kıza tecavüz etmiş.Kız hamile kalmış.Bakan görmesin diye kızı yurttan yurta kaçırıyorlar.Güvenlikçi kadar oradaki görevli herkesin ayıbı çünkü bu...Lütfen ,lütfen koruyun çocuklarımızı.Mutlu özgüveni yüksek insanlardan oluşsun geleceğimiz.Bizim nesil gibi travmalı asık suratlı insanlar olmasınlar.Gülen yüzler görelim sokaklarda.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

beklediğin ne ölüm mü, yaşam mı

nasıldır ölümü beklemek...yerin altında ..simsiyah bir maden ocağında...Ne düşünür ,ne hisseder insan?Birileri dışarıda onları kurtarmaya çalışırken,onlar yoğun gaza rağmen yaşamaya çalıştılar.Bir yanda yaşam bir yanda ölüm.Neyi beklediğini bilmeden güvenli bir bölgeye geçip beklemek ,nasıldır?Her gün gittikleri maden ocağına yine gittiler o gün.850 . metrede göçük oluştu ,onlar 1050. metredeydi.3 kişi mahsur kaldı.Cansız bedenlerine ulaşıldı akşam.Göçük ün olduğu ilk gün diafonda "burda çok gaz var dediler ,acele edin.."acele ettiler.Bakan geldi...3 günde ulaştılar.O yoğun gaza direnememiş vücutları .Cesetlerine ulaştılar........
Akşam dedim ki "ulaşamamışlar hala işçilere."
Biride ordan dedi "çok çalışıyorlar ama, bakan bile geldi"

4 Temmuz 2010 Pazar

kız arkadaşlar tanrının bize vermeyiunuttuğu kardeşlerdir....

kim anlar bizi en iyi.kime sorarız hangi kıyafetle neyi giysek.kime anlatırız aşklarımızı.terk edilişlerimizde kimin omzunda ağlarız............KIZ ARKADAŞLARIMIZIN....
alışverişler,akşamüstü sohpetleri,mutfak dedikoduları......Allah kimseyi kız arkadaşsız bırakmasın

11 Haziran 2010 Cuma

telaşım var ,yaşama telaşım

Ertuğrul özkök ü dinledim akşam.Babamın öldüğü yaşa kadar yaşasam ,daha 20 papatya mevsimi göreceğim dedi.Bide onun çok sevdiğim bir lafı var "bu yaştan sonra kötü şarap içme lüksüm yok." Sonra işte huzurlu mabedim yıkıldı,dağıldım yine.
Temizlik yap,biber doldur,ütü yap böyle mi sürsün hayatım...Kendimi bunlara adayınca geçip gidiyor zaman.Mutlu olmuyorum elbette ama huzurlu oluyorum.Kendini güvende hissetmenin huzuru bu.Sonra bir gün bir şey oluyor.Bir söz duyuyorum,ya da bir şiir.Kendime ördüğüm kale yıkılıyor.Felsefi yanım ortaya çıkıyor.Bir şey yapmalıyım diyorum.Temizlikten ütüden farklı bir şey...Hiç bir şey de yapamıyorum.Sonra çaresizlikle içim acıyor.Canım yanıyor.
Hayat hızla akıp gidiyor.Daha farklı daha güzel yaşamalıyım evet bunu biliyorum.Ama nasıl olacağının sırrını çözemedim daha.Her sabah aynı yatakta uyanıyorum,kahvaltımı yapıyorum,iş yerime gelip bir kahve içiyorum ,sonra Ayşe Armanı okuyorum..Bazen yoğun olduğumda okuyamıyorum bile ve bu canı mı sıkıyor.Monotonluk kötü evet .Ama bir sabah kalkmasam o yataktan,işe gitmesem ,kahvemi içmesem yürümez ki işler batarım mazallah.Çocuğum gibi büyüttüğüm işim nolur sonra.Her şeyi bırakıp gitmek imkansız. Olmasında zaten.O süslü laflarıyla şairler bizi olmadık hayallere kaptırmasınlar.Kimi neyi bırakıp gidiyorsun.Eşimizi biz seçmedik mi.Çocuğumuz olsun istemedik mi.İşimizi büyütmeyi.Hepsini biz istedik.İnsanlar biriktirdik.Bu da yaşanmışlık zaten.Biz bu kurulu dünya düzeninde monotonluğa ayak uydurmalıyız.Bırakıp gitmeden kaldığımız o yerde mutlu olmanın yolunu bulmalıyız bence. Sonra bırakıp gittiklerimizi özlemek te mutsuz eder bizi.

23 Mayıs 2010 Pazar

bu günlerde herkes gitmek istiyor


bu günlarde herkes gitmek istiyor.keşke yapabilse kendinden kaçabilse insan........ama ne mümkün hadi onu yaptın diyelim..ya sevdiklerini,yüz üstü bırakabilecekmisin..........

bu günlerde herkes gitmek istiyor kimse memnun değil hayatından......

27 Nisan 2010 Salı

kaza geliyorum demedi


saat 9: 00 oldu dükkanda bir yandan çetin imer in hayal adlı kitabını okuyup bir yandan babamın gelmesini bekliyorum.Saatin ilerlemesi canımı sıkıyor şimdiye kadar gelip alması lazımdı beni,kardeşimin evinde geleneksel akraba gecelerinden birine katılıcaz.herkes saat 8:00 de gitmiş kardeşime.Babam evden çıktım geliyorum diye arayalı yarım saat oldu.Geleceği 2 dk. yol.İçime nasıl bir kurt düştü.Kitabın kapağını kapayıp kapıya doğru yürüdüm.Aklımdanda paranoyak şeyler geçiyor.Kızlarımı ve annemide alacaktı arabaya. Allah ım ya kaza yaptılarsa ,neden sanki kızlarıma daha çok sarılmadım ki bu sabah, ezgi ye ise hiç sarılamadım.uyandırmamak için parmak uçlarımda yaklaştım yatağına başucuna eğildim,kokusunu içime çektim.neden daha uzun kalmadım yanında,neden usulca öpmedim.Babamı aramaya korkuyorum.Allah ım nolur bir şey olmasın...nolur...Kardeşimi aradım "babamlar geldi mi" "hayır gelmedi" "iyi geldikleri gibi beni ara,benide alıcaklardı ama unuttular galiba direk sana geliyorlar sandım." kızlarımın mutlu yüzleri geliyor aklıma ve birden telefonum çalıyor.Babamın sesi soğuk ve telaşlı.İşte diyorum allah kahretmesin o kadar aklıma kaza getirdimki sonunda oldu.Hissetmiştim biliyordum."hastanedeyiz "dedi."bir kızın ayağını ezdik " dedi. Hızlıca arabaya bindiğimde kesin öykü dür diyordum .Hastaneye vardığımda baktım ki öykü ve ezgi babamın arabasında oturuyor.Annemde yanlarında.Derin bir oh çektim.ne yalan söyleyeyim kızlarıma bir şey olmadı diye sevindim.Meğerse 3 üniversite öğrencisi karşıya geçmeye çalışıyormuş.bu kız babam ona yol verdi sanmış ayağını yola uzatınca arabanın tekerleği ayağının üzerinden geçmiş.Acile gittiğimde tekerlekli sandalyede acılar içinde gördüm onu.nasıl utandım anlatamam.evet benim kızlarıma bir şey olmamıştı. ama işte bir başka annenin kızı,biricik evladı orada acı çekiyordu.zaman nasıl katılaştırıyor insanı .öğrencilik yıllarımı hatırladım.Ne zorluklar da yaşamıştık onca güzel günün yanında ve bize uzanan elleri hiç unutmadık.Bu kazada vesile oldu bana artık ailesinden uzakta olanlara yardımcı olacağım elimden geldiğince. Neyse ki kızın ayağında kırık yokmuş.Sadece ezilmiş.10 gün ayağına basamayacak.Dün aradım minibüsle okula gidecekmiş.Sabah araba gönderdim ona okuluna gidebilsin diye.10 gün boyunca da biz götüreceğiz okula.Çokta iyi yürekli bir kız zahmet etmeyin minibüsle giderim ben diyor.Bu arada adli vaka olduğu için polise ifadede verildi.Kazadan hemen sonra hastaneye götürmüş babam.doktor olayı sorunca polis çağırmış.Röntgeni çekildi emniyete gittik.O acıyla ,korkusunu üzerinden atamadan henüz ve alçıdaki bacağıyla iki kat yukarıdaki odaya gittik o ve babam ifade verdiler.İki tarafa da davacı olup olmadığı soruldu.Davacı olan yoktu.onu kaldığı yurda bırakırken" iyi geceler ablacım içiniz rahat olsun davacı olmadım" dedi.O an hızlı bir düşünce geçti aklımdan .Davacı olsada ben onunla yine ilgilenecektim.Çünkü o benim gözümde babamdan davacı olmuş biri değil.Bir annenin okuması için yanından ayırmak zorunda kaldığı biricik evladı.acı çeken bir kız çocuğu...Ben ona yardım etmeliyim.Belki benim kızlarıma da zor durumda kaldıklarında yardım eden olur. kimbilir....

22 Nisan 2010 Perşembe

yarın kızlarımla olmak istiyorum...




evet, yaptığım işi çok seviyorum.doğru.ama yarın hiç işim olmasa 23 nisan gösterisini izlesem kızımın,sonra onları alıp pastaneye gitsem dondurma yesek üstümüzü kirlete kirlete,sonra parka gitsek..................................................................başkalarına sattığım saatlerimi çocuklarımdan esirgemek doğrumu..kaderleri mi onların özel günlerde annelerin den ayrı kalmak...yoksa benim artık eve çekilme zamanım mı geldi...bu iş bana göre olmaktan çıkıyomu yoksa....bir büyüseler onlarda dahil olsa yaptığım işe ve hep beraber olsak..............

19 Nisan 2010 Pazartesi

ayşe fatma hayriyeeeeeeeee haydi çifte telliyeee


Düğünlerden birinde farkettim..aslında bu şarkı sözleri çok komik...ama öylesine işlemiş ki ruhumuza hiç yadırgamadan kabullenmişiz.manasını bile bu yaşımda sorguluyorum düşün.yani şu an 13 14 ümde olsam gülmekten ölürüm.Bu neya göz süzmeler ,gerdan kırmalar,hemde tuhaf sözler eşliğinde.bu fasulye 7.5 liraaaa.....hem kaynasın hem oynasın...bide şu var bak ..abe kaynana naptın bizeeee........son gittiğim düğünde ilk kez oturup insanları izle4dim ve gülmekten öldüm...yarının hazırlıklarına başlayacağım birazdan..kutlu doğum haftası programı var.............

7 Nisan 2010 Çarşamba

kuaföre gitmeliyim.........


saçlarım uzadı röflemi tazelemeliyim.....yada saç rengimi mi değiştirsem.bilmiyorum ki...kararsızlıktan erteliyorum her gün kuaföre gitmeyi.bakalım miskinliği atarsam bu öğlenden sonra giderim..hoş sohpette bir arkadaş bulmalıyım yanıma ...tek başıma kuaföre gidince afakanlar basıyo sanki.....ne bileyim bir tuhaf oluyorum.

6 Nisan 2010 Salı

ruhumda ve bedenimde her şey uyum içinde


bu pozitif düşünce geyiği her yerde dolandığına göre gerçek olmalı...birazdan iş yerimin kapısından ruhumda ve bedenimde her şey uyum içinde diyerek çıkıcam.kızımı almaya gideceğim.uyumlu ruh ve bedenimle beraber yolda herkese gülümseyeceğim.bakalım ne olacak

......yazarım dönüşte.

5 Nisan 2010 Pazartesi

dansa,çiçeğe,bahara,kiraza,bebeğe ,herşeye festival yapmışlar

japonlar ne çok festival düzenliyormuş yeni farkettim

23 nisan çocuk bayramı bir tek bizde var sanıyordum meğerse japonlar da kutluyormuş hemde o güzelim dev uçurtmalarla.Birde şu 1000 yıllık dans festivalini merak ettim doğrusu ......

bakın japonyadaki Festival ve Etkinlik Tarihleri
1-14 Mart: Nara’da düzenlenen Todaiji Tapınağı Omizutori ya da Su Çekme Festivali. Çam ağacından yapılan fenerlerin titreyen ateşiyle yapılan dini ayin, ayın 12’sinin gecesi zirveye ulaşır.
3 Mart: Tüm ülkede kutlanan Hina Masturi ya da Bebek Festivali. Kızlar için kutlanan festivalde insanlar kendi evlerinde minyatür bebeklerle süslemeler yapar.
13 Mart: Nara’daki Kasuga Mabedi’nde düzenlenen Kasuga Festivalinde 1000 yıllık klasik bir dans sergilenir.
Mart Ortası (15 gün boyunca): İkinci Sumo Turnuvası, Osaka.
1-30 Nisan: Kyoto’da düzenlenen Miyako Odori ya da Kiraz Dansı. “Maiko��? adı verilen küçük dansçı kızlartarafından gerçekleştirilen Japon dansları.
8 Nisan: Bütün Budist Tapınakları’nda Buda’nın doğuşu anısına kutlanan Hana Matsuri ya da Çiçek Festivalleri.
14-15 Nisan: Takayama’daki Hie Mabedi’nde düzenlenen ve görkemli şölen arabalarının geçtiği Takayama Festivali.16-17 Nisan: Nikko’daki Futarasan Mabedi’nde düzenlenen ve süslü şölen arabalarının geçtiği Yayoi Festivali.
3-4 Mayıs: Fukuoka’da kutlanan ve efsanevi tanrıların at sırtında geçtiği Hakata Dontaku.
3-5 Mayıs:Hamamatsu’da düzenlenen Uçurtma Yarışları. Yarışmacılar,rakiplerinin uçurtmalarının iplerini kesebilmek için dev uçurtmalar uçurur.
5 Mayıs: Tüm ülkede kutlanan Çocuklar Günü. Bahar rüzgarında dalgalanan sazan balığı şeklindeki renkli flamaları ile ünlüdür.
11 Mayıs: Gifu’daki Nagara Nehri’nde yapılan karabatak avı. (15 Ekim’e kadar)
15 Mayıs: Kyoto’da düzenlenen Aoi Matsuri ya da Gülhatmi Festivali büyüleyici bir gösteri ile kutlanır.
Mayıs Ortası (15 gün boyunca): Üçüncü Sumo Turnuvası, Tokyo. Tokyo’daki Kanda Myojin Mabedi’nin Kanda Festivali (tek rakamlı senelerde düzenlenir). Düzinelerce gezici Mikoshi mabedi geçit törenine katılır.
17-18 Mayıs: Nikko’daki Büyük Toshogu MabediFestivali. Zırh giymiş 1000’den fazla erkek harikulade alayakatılır.
Mayıs’ın 3. Pazarı: Kyoto’daki Oi Nehri üzerindekutlanan ve eski teknelerin geçiş yaptığı Mifune Festivali.
Mayıs’ın 3. Pazarı, 2. Cuması ve Cumartesisi: 3 büyük ve 100’den fazla küçük gezici mabedin geçiş yaptığı Asakusa Mabedi Sanja Matsuri Festivali.

3 Nisan 2010 Cumartesi

igor - tiger



igor mu olmak istiyorsun ?
tiger mı ?
Herkes neşeli enerjik pozitif tiger olmak istiyorsa ,sokakta niye yüzlerce igor görüyorum her gün...........

2 Nisan 2010 Cuma

ah.hhhh........benim liseli aklım.....

"bazı insanlar diğerlerinden farklı ve yaratıcı düşünebilirler,ama düşündüklerini yapmıyorlarsa bunun kimseye faydası olmaz.Pratik yoksa teori hiç bir işe yaramaz"
lisede bir öğretmenim vardı.beni nerde görse bu cümleyi tekrarlar dururdu.10 yıl geçti üzerinden ve yeni yeni dank ediyo adamın söyledikleri.
Ahhhh Muzaffer hoca şimdi tekrar seni görme şansım olsa ve bana yol göstersen ne güzel olurdu.Düşüncelerimin çoğunu hayata geçiremiyorum..ya zamanım olmuyo,ya bütçesi,yada adım atacak gücüm olmuyor.En kötüsü de bir bakıyorum ki biri benim düşündüğümün aynısını yapmış.Böyle durumlarda kendime çok kızıyorum.sonra söz veriyorum fikirlerimi hayata geçirmeye...Ama bunun yolunu bulamıyorum.
Muzaffer hocaya anlamsız gözlerle bakmak yerine ne demeye çalıştığını anlasaydım belki de fark ederdim bendeki eksiğin ne olduğunu............

18 Mart 2010 Perşembe

acil asistan arıyorum.........

göğsümde ki kist için hala doktora gitmedim.Hem yaşamayı bu kadar istemek hemde sağlığıma dikkat etmemek nasıl bir tezattır bilmiyorum.işime bağlılığımdan doktora gitmeye fırsat bulamıyorum.........Ama gidicem söz....
İş ,ev, çocuklar,arkadaşlar,iş arkadaşları,çocuğun okul arkadaşlarının anneleri......Geziler,akraba ziyaretleri,arkadaş ziyaretleri,iş gezileri...Bu durumla başa çıkamıyorum.kimseye yetemiyorum.
Acilen bir yardımcıya ihtiyacım var.Benim için hayatı kolaylaştıracak "onu hiç düşünme ben hallederim diyecek güven verecek birine"Ben kuafördeyken mesala bana kıyafet ayarlıyacak kıyafetime en uygun çorabı bulacak,bana zaman kazandıracak biri olsa yaşamımda ne iyi olurdu.
Bu bir hayal tabiii..........
Bu öğleden sonra kızımı sevgilisinin evine götürücem.dün kendine iki tane elbise aldı.Biri rengarenk ,biri beyaz.ikisinden birini giyecek ama hangisini bilmiyor henüz ve onun kıyafet aksesuarlarını bile ben almak zorundayım.toka çorap v.s. ve işimi bırakıp gideceğim diye aklım hep işte kalıyor.gittiğim yere ait olamıyorum.saçma sapan konuşup kendimi rezil ediyorum.yeni insanlar tanımak ne zor.özellikle de kendi ni tanıtmaya çalışmak....neyse güzel ve keyifli bir gün diliyorum kendime...size de tabiiki ....

7 Mart 2010 Pazar

uyuyunca unuturmuş insan


sakın birini kırdığımı falan ya da kırıldığımı düşünmeyin.benim kırgınlıklarım geçmişime ait.ne zaman kendimle baş başa kalsam aklıma geliyor işte napayım.her şey normal hayatımda .Bu kadar mutlu olmak hemde son 10 yıldır bunun sürmesi tuhaf geldi birden.bütün kırgınlıklarımı unutup uyumak istiyorum.uyuyunca unutmak ve bir daha hatırlamamak......geriye kalan ömrümün ilk gününde yenilenmek istiyorum.işimi daha az düşünmek çocuklarıma daha çok sarılmak istiyorum.tarihin arka odasını izliyorum bir yandan da haber türkte.yan tarafımdada bir horlama sesi....gecenin sessizliğinde baykuş sesi duymak.özlemişim.ne güzelmiş gece kendimle kalmak.geceleri seviyorum ben.ama bu keyfi yarıda bırakacağım.eskisi gibi değil ki hayat.sabah erken kalkıp ev halkına pazar kahvaltısı hazırlayacağım.mutlu bir anne olabilmek için de uykumu almalıyım.zamanımı sadece kendim için kullandığım günler çok geride kaldı .şimdi saatlerimi satıyorum ve satın alınmamış saatlerimi kocama kızlarıma ayırıyorum.kendime ulaşamayacağım kadar uzaklaştım.her şeye rağmen iyiki çocuklarım var diyenlerdenim.bol zamana sahip olanlara imreniyorum tabiiki.ne büyük zenginlik.zamanına ve hayatına sahip olanlar şanslısınız her gece aynı saatte uyumak ve her sabah aynı güne uyanmak zorunda değilsiniz.neyse ben şimdi uyumaya gidiyorum ve unutmaya...........

27 Şubat 2010 Cumartesi

sıkı bir volkan konak hayranı oldum




müthiş sempatik.sımsıcak bir insan .Sana kendini iyi hissettiriyor ve bunu sadece şarkı söyleyerek yapıyor.göklerde kartal gibi şarkısını dinliyorum günlerdir ve tüm gün boyunca ne zaman sıkılrım bimiyorum ama şimdilik büyük bir keyif alıyorum.Kuzeyin oğlu programını ise izleyemedim.Üstelik Edip Akbayram varmış akşam.herkesin tadı damağında kalmış.Tekrar yayınlarlar inşallah.

şirinleri çok özledim........


şirinleri gargameli bile çok özledim.hangi kanalda kaçta yayınlanıyo.bilen varsa yazsın lütfen.

22 Şubat 2010 Pazartesi

yunanistanda bir düğün

internetin nimetleri sayesinde 6 arkadaş 15 yıl sonra ilk kez yunanistanda ki bir düğünde bir araya geldik.Ne büyük mutluluktu.Özlem yerini büyük bir keyife bıraktı.Beni en çok şaşırtansa değişen fiziğimize karşılık değişmeyen ruhlarımız oldu.Sessiz olan hala sessiz,disiplinli olan hala disiplinli,komik olan,hayalci olan herkes özelliklerini korumuş.Ne yaparsak ne yaşarsak yaşayalım karakterimiz değişmiyor demekki....kimbilir belki doğuştan geliyordur özelliklerimiz.Belki de evrenbize görevler vermiştir ve evrende ki boşluğumuzu dolduruyoruzdur.....Yol kenarlarından minyatür kiliseler vardı bi de dikkatimi çeken.Trafik kazalarında ölen olursa o ölen kişinin anısına kaza yerlerine mini kiliseler yapıyorlarmış.Güzel fikir aslında hemdesürücülerin dikkatli olması nıda sağlar.
Birde evlerin beyaz olması ,beyaz badanalı evleriyle ünlüymüş yunanistan.Evlenen arkadaşım da mimar olduğu için çok güzel dekore etmiş evini.
Türklerin yaşadığı köyler çok güzel.İnsanlar sıcacık ve içten.Ama yunanistanda türk olmanın ezikliğinide üzerlerinde taşıyorlar.Aynı giyim tarzındaki iki insandan hangisi türk hangisi yunan anlıyorsunuz .Ezilmişliğin kattığı havayı alıyorsunuz hemen.Bunun için utanıyorum biraz.Fazla sahip çıkamamışız arkalarında olamamışız gibi hissediyorum.Beni yunanlı sanıp bana yunanca konuşanlara gülümsüyorum.Türk arkadaşlarım tek kelime yunanca bilmeyen bana tercümanlık yapınca şaşkınlıklarını okuyorum yüzlerinde.
Dönüş yolunda otobüs beklerken yaşlı bir amcayla tanışıyoruz.türkiyeye geçtiğinde istanbula devam edecek olan otobüs onu otagara götürmeyecekmiş .Beni almaya gelecekler arabayla seni otagara bırakırım diyorum.Ama otobüsten inince unutuyorum otobüs hareket ettiğinde hatırlıyorum yaşlı amcayı ne yaptı acaba ........
Türk bayrağını ve hoş geldiniz yazısını görünce tuhaf bir duygu hissediyorum milliyetçimiyim ne....günler sonra ilk kez türkçe bir yazıyla karşılaşmak iyi geliyor.
bundan sonraki tatilim disneyland a olsun istiyorum.kızlarımla beraber..




14 Şubat 2010 Pazar

günaydın sevgilim


özel günlere bayılıyorum.sanırım bana kattıkları heyecanı seviyorum.çocukluğumdan beri mesela doğum günümde içim kıpır kıpır kalkarım yataktan.insanların bana özel davranmasını isterim.şımartılmak isterim.Başkaları için özel olan günlerde de onları şımartmayı da bilirim ama......bencil değilim.miniminnacık süprizler yaparım uzaktaki arkadaşlarıma.hepimizin beklediği hatırlanmak ve sevildiğini bilmek değil mi şu fani hayattan.ne var birini onun bizi sevdiğinden daha çok sevsek ve bunu belli etsek...........

her sabah ite kaka uyandırmaya çalıştığım kocamı bu sabah öpücüklere boğdum.yataktan çıkması bir buçuk saat sürdü ama olsun bu gün pazar.ve bu gün sevgililer günü.şimdi sevgililer günü için mekanları süslüyoruz,masalar hazırlıyoruz,mumlar şamdanlar falan.akşama hazırladığımız mekanlardan birinde yemek yeriz.yada evde kalp şeklinde patatesler havuçlar doğrayıp yemek hazırlarım kalpli tabaklarda servis yaparım bilmiyorum.........şu uçan balon teslimlerini bir yapalım sonra gece için plan yaparız.ya da akışına bırakırım artık napayım.sabah dükkana bir geldim bilgisayarımın önünde iki gül vardı.yücel banamı bıraktı yoksa elemanlardan birine sevgilisimi aldı çözemedim henüz.hayır bana değilse moda giripte rezil olmatyayım millete.bir kaç telefon görüşmesinden sonra ortaya çıkar neyse.arayamıyorumda adam süpriz yaptıysa bana teşekkür bekler.bir kaç romantik söz bekler....

sevgililer günü hakkında hala tartışıyorlar.yok gereksiz miş yok boşunaymış.sevgiden zarar gelir mi hiç.birbirini seven insanlardan korkulur mu...........saçma.

HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.ha Bu arada bu yıl sevgiliye yusufçuk almak modaymış.nedendiye merak ederseniz yusufçuklar eşini hiç aldatmazmış.eşine sadakatini göstermek isteyenler akın akın yusufçuk alıyorlar.kolye küpe yüzük ne bulurlarsa.altını gümüşü elmas taşlısı bile var.Herkes maddiyatına göre sadakatını anlatabilecek yani............

30 Ocak 2010 Cumartesi

sevgililer günü masası

bu gün günlerdir süren tembelliğimi attım üstümden.iş yerime geldim.ÖZLEMİŞİM.evde durup çatalca cinayeti izlemek bana göre değilmiş.çocuklarla yaptığımız faaliyetler başlarda güzeldi.ama artık boya kalemi uhu kağıt makas v.s. görmek istemiyorum bir süre.pamuktan kardan adam yaptık,artık kumaşlardan bebek kıyafetleri,makarnadan kolyeler.yaratıcılığımda sınırlandı bir yerde.şimdi iş yerimdeyim......ooooooooooooo oh mis gibi iş havası solumak....vitrindeki yuvarlak masayı kaldırttım iki kişilik dikdörtgen bir masa koydurttum.üzerini beyaz masa örtüsü simli fransız tülü ile örttüm.gümüş peçetelikler tüllü kumaş peçeteler,küçük kırmızı mumluklar koydum masaya.ayna üzerine pullar srptim.üç kollu gümüş şamdanıma gümüş rengi mumlar koydum.SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN İDEAL .masum ve romantik bir masa hazırladım.Özel günlere bayılıyorum......

26 Ocak 2010 Salı

henüz sadece anasınıfına gidiyor.ama büyümüş gibi davrandığı için bazen,onu büyümüş sanıyorum.bu yüzden çok kızıyorum ona,dağılan odalar,mobilyalardaki parmak izleri,gürültüler dağınıklıklar hep onun üzerine kaLıyor.kardeşi parmak izi yapmış camları gelip bana söyledi "anne sana kötü haberim var,ezgi elleriyle camları kirletti" ben ne yaptım ona bağırdım.sen yanında yokmuydun niye izin veriyorsun diye....çocuklarımı çok seviyorum evet.ama dağınıklığa,gürültüye,evi kirletmelerine tahammül edemiyorum.bazen bağırarak çok tepki veriyorum.başka türlü davranamıyorum.napayım.masada bıçak izi,banyoda boşaltılmış şampuan şişeleri,yerlere serilmiş tuvalet kağıtları,aynalara sürülmüş yapıştırıcılar v.s. v.s. v.s. her gün yeni bir şeyle karşılaşıyorum eve gittiğimde ne zaman bitecek bu kabus. ya çocukların pisikolojisi bozulacak ya benim............

22 Ocak 2010 Cuma

parlayan yıldız


bu gün hayatının ilk karnesini alacak öykü.birazdan fotoğraf makinemle bende gideceğim okula...minik bir hayat şekilleniyor.karne alacağı için çok heyecanlı. bende çok heyecanlıyım.kendi karnelerimde böyle olmamıştı.öyküye demiş ki öğretmeni senin karnene parlayan yıldızlar yapacağım.yıldızları nasıl yapacak diye merak içindeydi öykü.birazdan merakını yenecek.bu karne heyecanı ona iyi gelecek

18 Ocak 2010 Pazartesi

İKİ DİL BİR BAVUL


Adı bile etkileyici bu filmi mutlaka izlemek istiyorum........izlemek istediğim filmler o kadar çok ki...bence en büyük zenginlik insanın bol vakti olması....kocamla konuşuyorduk ya biyopsi yapılırsa. ya kansersem... ölürsem çar çabuk........birden dediğime ben bile şaşırdım "ama benim okumak istediğim daha çok kitap var."kemoterapilerde ben kitap okuyacağım herhal.....ne tuhaf insan daha yaşamsal bir şey istemez mi ayol...gezmek tozmak eğlenmek gibiiiii.ölümden korktuğum halde ölüme inanmadığım için ,yaşamak yani ağır bastığından mı acabaaaa.bu saçma okuma isteği..biraz durup düşündüm sonraa,kızlarımla disney land a gitmeyi da çok istiyorummmmm.ve onlara sevgimi anlatacak yazılar yazmayı............offfffffff yazmaktan bile sıkıldım.düşüncesi bile daralttı beniiiiiiiii....

15 Ocak 2010 Cuma

başarısız erkeklerin arkasında ki başarılı kadınlar


Başarılı erkeklerin arkasındaki gerçek başarılı kadınlar bu fıkra size....
Bir sirketin genel müdürü olan adam ve karisi,otobanda arabalari ile yol alirken, benzinlerinin bitmek üzere oldugunu farkeder. Oto bandan çikar ve servis alanina girer.Servis alaninda sadece bir benzin pompalayici vardir. Pompaci benzin koyarken o da ayaklari açilsin diye yürümeye baslar. Arabaya geri döndügünde karisi ile pompacinin koyu bir sohbete daldiklarini görür. O gelince konusmayi birakirlar. Arabaya binince pompaci onlara el sallar ve karisina. ' Seni görmek güzeldi ' , der. Servis alanindan ayrilirlarken karısına adami taniyip tanimadigini sorar. Karisi tanidigini söyler. Ayni lisede okumuslar hatta bir yil da çikmislardir.
Adam,
'Sansliymissin ki karsina ben çikmisim ' der .
' Onunla evlenseydin,genel müdür degil de pompaci karisi olacaktin.'
' Sevgilim ' diye yanitlar karisi,
' Onunla evlenseydim, o genel müdür, sen pompaci olurdun.' !!!!!

14 Ocak 2010 Perşembe

amannnnnnnn boş ver modu...


arkadaşım bir rüya görmüş ...ben gözlerim akarak ağlıyormuşum,kucağımda bebeğim....hisleri kuvvetlidir. bilirim.içime bir kurt düştü.sol göğsümde ağrı vardı bir kaç yıldır.kızımın sınıf öğretmenine de 2 hafta önce kanser teşhisi konulunca bütün işaretler bana doktora gitmemi söylemeye başladı.

Neden sevmiyorum hastaneleri.

neden doktora gitmek bana göre değil.

Neden sanki gereksiz bir şey gibi geliyor bana......

bu soruların cevabını bilmiyorum.

dün kızımı kontrole götürdüğümde ,eşimin ısrarlarıyla gittim.

göğsümde kistlerimin olduğunu öğrendim.Soldaki ağrıya sebep olan kist patlamış mı ne haltsa enfekte olmuş ağrıya sebep olanda bu.2 antibiyotik verdi veeeeeeeee bir ağrı kesici.

kullanmaya başladım ilaçlarımı.....

dün ultrasonda o kistleri görünce çok korktum.böyle bir günde böyle bir anda kanser olduğumu da söyleyebilirler di bana zaman durabilirdiiiiii.

kızlarım geldi aklıma.onlara tapu koleksiyonu bırakmaya niyetim yok.ama dilediğini yapabilme özgürlüğü bırakmak istiyorum onlara ...bu özgüveni sağlayacak kadar da yaşamak istiyorum.onları en çok seven varlıktanda böyle erken mahrum kalmasınlar istiyorum.....