27 Nisan 2010 Salı

kaza geliyorum demedi


saat 9: 00 oldu dükkanda bir yandan çetin imer in hayal adlı kitabını okuyup bir yandan babamın gelmesini bekliyorum.Saatin ilerlemesi canımı sıkıyor şimdiye kadar gelip alması lazımdı beni,kardeşimin evinde geleneksel akraba gecelerinden birine katılıcaz.herkes saat 8:00 de gitmiş kardeşime.Babam evden çıktım geliyorum diye arayalı yarım saat oldu.Geleceği 2 dk. yol.İçime nasıl bir kurt düştü.Kitabın kapağını kapayıp kapıya doğru yürüdüm.Aklımdanda paranoyak şeyler geçiyor.Kızlarımı ve annemide alacaktı arabaya. Allah ım ya kaza yaptılarsa ,neden sanki kızlarıma daha çok sarılmadım ki bu sabah, ezgi ye ise hiç sarılamadım.uyandırmamak için parmak uçlarımda yaklaştım yatağına başucuna eğildim,kokusunu içime çektim.neden daha uzun kalmadım yanında,neden usulca öpmedim.Babamı aramaya korkuyorum.Allah ım nolur bir şey olmasın...nolur...Kardeşimi aradım "babamlar geldi mi" "hayır gelmedi" "iyi geldikleri gibi beni ara,benide alıcaklardı ama unuttular galiba direk sana geliyorlar sandım." kızlarımın mutlu yüzleri geliyor aklıma ve birden telefonum çalıyor.Babamın sesi soğuk ve telaşlı.İşte diyorum allah kahretmesin o kadar aklıma kaza getirdimki sonunda oldu.Hissetmiştim biliyordum."hastanedeyiz "dedi."bir kızın ayağını ezdik " dedi. Hızlıca arabaya bindiğimde kesin öykü dür diyordum .Hastaneye vardığımda baktım ki öykü ve ezgi babamın arabasında oturuyor.Annemde yanlarında.Derin bir oh çektim.ne yalan söyleyeyim kızlarıma bir şey olmadı diye sevindim.Meğerse 3 üniversite öğrencisi karşıya geçmeye çalışıyormuş.bu kız babam ona yol verdi sanmış ayağını yola uzatınca arabanın tekerleği ayağının üzerinden geçmiş.Acile gittiğimde tekerlekli sandalyede acılar içinde gördüm onu.nasıl utandım anlatamam.evet benim kızlarıma bir şey olmamıştı. ama işte bir başka annenin kızı,biricik evladı orada acı çekiyordu.zaman nasıl katılaştırıyor insanı .öğrencilik yıllarımı hatırladım.Ne zorluklar da yaşamıştık onca güzel günün yanında ve bize uzanan elleri hiç unutmadık.Bu kazada vesile oldu bana artık ailesinden uzakta olanlara yardımcı olacağım elimden geldiğince. Neyse ki kızın ayağında kırık yokmuş.Sadece ezilmiş.10 gün ayağına basamayacak.Dün aradım minibüsle okula gidecekmiş.Sabah araba gönderdim ona okuluna gidebilsin diye.10 gün boyunca da biz götüreceğiz okula.Çokta iyi yürekli bir kız zahmet etmeyin minibüsle giderim ben diyor.Bu arada adli vaka olduğu için polise ifadede verildi.Kazadan hemen sonra hastaneye götürmüş babam.doktor olayı sorunca polis çağırmış.Röntgeni çekildi emniyete gittik.O acıyla ,korkusunu üzerinden atamadan henüz ve alçıdaki bacağıyla iki kat yukarıdaki odaya gittik o ve babam ifade verdiler.İki tarafa da davacı olup olmadığı soruldu.Davacı olan yoktu.onu kaldığı yurda bırakırken" iyi geceler ablacım içiniz rahat olsun davacı olmadım" dedi.O an hızlı bir düşünce geçti aklımdan .Davacı olsada ben onunla yine ilgilenecektim.Çünkü o benim gözümde babamdan davacı olmuş biri değil.Bir annenin okuması için yanından ayırmak zorunda kaldığı biricik evladı.acı çeken bir kız çocuğu...Ben ona yardım etmeliyim.Belki benim kızlarıma da zor durumda kaldıklarında yardım eden olur. kimbilir....

22 Nisan 2010 Perşembe

yarın kızlarımla olmak istiyorum...




evet, yaptığım işi çok seviyorum.doğru.ama yarın hiç işim olmasa 23 nisan gösterisini izlesem kızımın,sonra onları alıp pastaneye gitsem dondurma yesek üstümüzü kirlete kirlete,sonra parka gitsek..................................................................başkalarına sattığım saatlerimi çocuklarımdan esirgemek doğrumu..kaderleri mi onların özel günlerde annelerin den ayrı kalmak...yoksa benim artık eve çekilme zamanım mı geldi...bu iş bana göre olmaktan çıkıyomu yoksa....bir büyüseler onlarda dahil olsa yaptığım işe ve hep beraber olsak..............

19 Nisan 2010 Pazartesi

ayşe fatma hayriyeeeeeeeee haydi çifte telliyeee


Düğünlerden birinde farkettim..aslında bu şarkı sözleri çok komik...ama öylesine işlemiş ki ruhumuza hiç yadırgamadan kabullenmişiz.manasını bile bu yaşımda sorguluyorum düşün.yani şu an 13 14 ümde olsam gülmekten ölürüm.Bu neya göz süzmeler ,gerdan kırmalar,hemde tuhaf sözler eşliğinde.bu fasulye 7.5 liraaaa.....hem kaynasın hem oynasın...bide şu var bak ..abe kaynana naptın bizeeee........son gittiğim düğünde ilk kez oturup insanları izle4dim ve gülmekten öldüm...yarının hazırlıklarına başlayacağım birazdan..kutlu doğum haftası programı var.............

7 Nisan 2010 Çarşamba

kuaföre gitmeliyim.........


saçlarım uzadı röflemi tazelemeliyim.....yada saç rengimi mi değiştirsem.bilmiyorum ki...kararsızlıktan erteliyorum her gün kuaföre gitmeyi.bakalım miskinliği atarsam bu öğlenden sonra giderim..hoş sohpette bir arkadaş bulmalıyım yanıma ...tek başıma kuaföre gidince afakanlar basıyo sanki.....ne bileyim bir tuhaf oluyorum.

6 Nisan 2010 Salı

ruhumda ve bedenimde her şey uyum içinde


bu pozitif düşünce geyiği her yerde dolandığına göre gerçek olmalı...birazdan iş yerimin kapısından ruhumda ve bedenimde her şey uyum içinde diyerek çıkıcam.kızımı almaya gideceğim.uyumlu ruh ve bedenimle beraber yolda herkese gülümseyeceğim.bakalım ne olacak

......yazarım dönüşte.

5 Nisan 2010 Pazartesi

dansa,çiçeğe,bahara,kiraza,bebeğe ,herşeye festival yapmışlar

japonlar ne çok festival düzenliyormuş yeni farkettim

23 nisan çocuk bayramı bir tek bizde var sanıyordum meğerse japonlar da kutluyormuş hemde o güzelim dev uçurtmalarla.Birde şu 1000 yıllık dans festivalini merak ettim doğrusu ......

bakın japonyadaki Festival ve Etkinlik Tarihleri
1-14 Mart: Nara’da düzenlenen Todaiji Tapınağı Omizutori ya da Su Çekme Festivali. Çam ağacından yapılan fenerlerin titreyen ateşiyle yapılan dini ayin, ayın 12’sinin gecesi zirveye ulaşır.
3 Mart: Tüm ülkede kutlanan Hina Masturi ya da Bebek Festivali. Kızlar için kutlanan festivalde insanlar kendi evlerinde minyatür bebeklerle süslemeler yapar.
13 Mart: Nara’daki Kasuga Mabedi’nde düzenlenen Kasuga Festivalinde 1000 yıllık klasik bir dans sergilenir.
Mart Ortası (15 gün boyunca): İkinci Sumo Turnuvası, Osaka.
1-30 Nisan: Kyoto’da düzenlenen Miyako Odori ya da Kiraz Dansı. “Maiko��? adı verilen küçük dansçı kızlartarafından gerçekleştirilen Japon dansları.
8 Nisan: Bütün Budist Tapınakları’nda Buda’nın doğuşu anısına kutlanan Hana Matsuri ya da Çiçek Festivalleri.
14-15 Nisan: Takayama’daki Hie Mabedi’nde düzenlenen ve görkemli şölen arabalarının geçtiği Takayama Festivali.16-17 Nisan: Nikko’daki Futarasan Mabedi’nde düzenlenen ve süslü şölen arabalarının geçtiği Yayoi Festivali.
3-4 Mayıs: Fukuoka’da kutlanan ve efsanevi tanrıların at sırtında geçtiği Hakata Dontaku.
3-5 Mayıs:Hamamatsu’da düzenlenen Uçurtma Yarışları. Yarışmacılar,rakiplerinin uçurtmalarının iplerini kesebilmek için dev uçurtmalar uçurur.
5 Mayıs: Tüm ülkede kutlanan Çocuklar Günü. Bahar rüzgarında dalgalanan sazan balığı şeklindeki renkli flamaları ile ünlüdür.
11 Mayıs: Gifu’daki Nagara Nehri’nde yapılan karabatak avı. (15 Ekim’e kadar)
15 Mayıs: Kyoto’da düzenlenen Aoi Matsuri ya da Gülhatmi Festivali büyüleyici bir gösteri ile kutlanır.
Mayıs Ortası (15 gün boyunca): Üçüncü Sumo Turnuvası, Tokyo. Tokyo’daki Kanda Myojin Mabedi’nin Kanda Festivali (tek rakamlı senelerde düzenlenir). Düzinelerce gezici Mikoshi mabedi geçit törenine katılır.
17-18 Mayıs: Nikko’daki Büyük Toshogu MabediFestivali. Zırh giymiş 1000’den fazla erkek harikulade alayakatılır.
Mayıs’ın 3. Pazarı: Kyoto’daki Oi Nehri üzerindekutlanan ve eski teknelerin geçiş yaptığı Mifune Festivali.
Mayıs’ın 3. Pazarı, 2. Cuması ve Cumartesisi: 3 büyük ve 100’den fazla küçük gezici mabedin geçiş yaptığı Asakusa Mabedi Sanja Matsuri Festivali.

3 Nisan 2010 Cumartesi

igor - tiger



igor mu olmak istiyorsun ?
tiger mı ?
Herkes neşeli enerjik pozitif tiger olmak istiyorsa ,sokakta niye yüzlerce igor görüyorum her gün...........

2 Nisan 2010 Cuma

ah.hhhh........benim liseli aklım.....

"bazı insanlar diğerlerinden farklı ve yaratıcı düşünebilirler,ama düşündüklerini yapmıyorlarsa bunun kimseye faydası olmaz.Pratik yoksa teori hiç bir işe yaramaz"
lisede bir öğretmenim vardı.beni nerde görse bu cümleyi tekrarlar dururdu.10 yıl geçti üzerinden ve yeni yeni dank ediyo adamın söyledikleri.
Ahhhh Muzaffer hoca şimdi tekrar seni görme şansım olsa ve bana yol göstersen ne güzel olurdu.Düşüncelerimin çoğunu hayata geçiremiyorum..ya zamanım olmuyo,ya bütçesi,yada adım atacak gücüm olmuyor.En kötüsü de bir bakıyorum ki biri benim düşündüğümün aynısını yapmış.Böyle durumlarda kendime çok kızıyorum.sonra söz veriyorum fikirlerimi hayata geçirmeye...Ama bunun yolunu bulamıyorum.
Muzaffer hocaya anlamsız gözlerle bakmak yerine ne demeye çalıştığını anlasaydım belki de fark ederdim bendeki eksiğin ne olduğunu............