26 Aralık 2009 Cumartesi
sonunda bu da oldu
biz 6 kişilik bir gruptuk orta okuldayken.çocukluğumuzu devrederken ne de güzel şeyler paylaştık.annelerinden ilk defa ayrılan çocuklardık.anne olduk yeri geldiğinde birbirimize ve o soğuk yatakhane odalarında sıcacık anılarımız oldu...şimdi 15 yıl sonra 6 arkadaş ilk defa bir araya geleceğiz.yarın doktor olan arkadaşımla beraber yunanistana gideceğiz onu da ilk defa göreceğim.çok heyecanlıyım.her şeyi sona bırakma huyum olduğu için vize almamıştım çarşamba günü gittim konsolosluğa .adam dediki 30 undan önce çıkamazsın.Niye bu kadar geç kaldın.yunanistanlılar türk düşmanı gibi gelir bize sanki hepsi düşmanlık yapacak gibi.ama şansımı deneyeyim dedim."bakın ,biz 6 arkadaştık ve 15 yıl sonra ilk defa bir araya geleceğiz"27 sinde arkadaşım evleniyo.bana vize vermezseniz kaçıracağım tek şey bu düğün olmayacak.o büyük buluşmayı kaçırırsam çok üzülürüm.adam elinden geleni yapacağını söyledi.ertesi sabah erkenden aradı beni vizeniz hazır pasportunuzu alabilirsiniz" çok mutlu oldum.yunanistanlılar türk düşmanı değiller....benim salladığım vize işi için benden çok uğraşmıştı ve iyilik yapmanın heyecanı sabah beni aradığında sesinden belli olyordu.neyse bu gün düğünde giyeceğim kıyafet için terziye gideceğim ve bavullarımı hazırlayacağım.çok işim var ve sanki o yaşlara geri dönmüş gibi içim kıpır kıpır..........yunanistanda mutlaka görmem gereken yerler var mı kimsaden tavsiye almaya da vaktim olmadı.
11 Aralık 2009 Cuma
mutlu olmak istiyorsan elini çırp..........
mutlu olmak istiyorsan ayağını vur,mutlu kalmak istiyorsan hepsini yap.Fotoğraflarına baktım bu gün.ne kadar hızlı büyüyorlar.onlarla çocukluğumun her yılını yeniden yaşıyorum.28 inde anaokulu şarkıları söyleyerek dolaşmak keyif veriyor bana.
bu bakıştaki mutlulukk........
6 Aralık 2009 Pazar
erkenden kalktım bu sabah içim pır pır ediyor.Bu heyecana bayılıyorum.sanki ilk gibi.neşeli cıvıl cıvıl çalıştık.her şey kusursuz olsun istediğim için yine çekilmez kadın moduna girdim beğenmediğim şeyleri kendi elimle bozdum yine yaptım.ufak ayrıntılar yarattım.loş bir ortam olduğu için her yere mumlar koydum.Tuvaletlere bile.ellerimle pullar boncuklar attım yerlere..yorucuydu ama gelin ve damadın mutluluğunu görünce yorgunluk unutuldu.gelinin gülümsemesiyle nikah masamızda parlıyordu sanki.Büyü gibi bir törenle romantik bir barda evet dediler iyi günde kötü günde birlikteliğe..bizide bu ana dahil ettiler.ne iyi ettiler.İŞİMİ ÇOK SEVİYORUMMMM.
24 Kasım 2009 Salı
birinin yardımına fena halde ihtiyacım varrrrrrrr.
23 Kasım 2009 Pazartesi
herkes de böyle mi olur.
17 Kasım 2009 Salı
bütün dünyayı dolaşmak,
13 Kasım 2009 Cuma
ÖN KOLTUKTA OTURMAK İSTEMİYORUM AMA BİLETİM ÖN KOLTUKTAN
korkuyorum sevmiyorum yılanları.
11 Kasım 2009 Çarşamba
yunancayı öğrenmek istiyorum hemde hemen bide yeni bir elemana ihtiyacım var sanırım
Az önce iki yunanlı geldi .türkçeyi çok az biliyorlar.birisi yıllardır müşterimiz.ben yokken sipariş vermişler.ama benim hiç bir şeyden haberim yok.9 ekimde vermişler siparişi.şimdide almaya gelmişler.sabah kızımı okula götürdüğüm için saat 1:00 de geliyorum ya işe.elemanlarda 1 saat içinde hazır olacak deyip göndermişler adamı.ben dükkana geldim.adamlarda siparişlerini almaya geldiler.elemanlar yetiştirememiş,kalıpta sorun çıkmış.ve benim bu gün haberim oluyor.
daha 1 saat beklemesi lazım işin olması için.ama adamlar yunan.zaman kavramları bizim gibi değil.1 saat sonra dediler 1 saat geçti geldik niye hazır değil diyorlar.anlatamıyorum kendimi.30 euro da kapora bırakmışlar onu geri istiyorlar.tamam vereyim dedim,bir baktım cüzdanımda sadece 50 lira var.kasadan alayım dedim, kasanın anahtarını evde unutmuşum.adamlar parayı bvermek istemediğimi sanıyorlar.polise gidicez falan diyo biri.Allahtan öbürüyle yıllardır tanışıklığımız var ki o engel oldu.Bide yaşlılar.yaşlı insanların zaten anlamama konusunda özel bir yetenekleri var.dilimizide bilmeyince düşünün halimi.
Elemanın sorumsuzluğunu fena şekilde ben ödedim yani.Adamlara haberim bile olmadığını anlatamadım.
Bana diyo ki çok sorunsuz ilişkimiz vardı niye böyle yalan oldu.niye yalan söylediniz.1 saat dediniz hala yok.paramızıda vermiyosun.
üstümde o kadar para yok nutkum tutuldu ,kendimi ifade edemiyorum,boş yere suçlanıyorum,elemana nasıl kızıyorum...neden sonra arkadaştan borç alıp döviz bürosunda 30 euro yaptırıp adama geri veriyorum.Bide parayı alsın diye gönderdiğim öbür eleman nasıl sallana sallana geliyo anlatamam. o geciktikçe adamlar polise ulaşmaya çalışıyo falan.
neyse verdim paralarını gittiler.benim 5 yıllık müşterim gittiiiii.yanındaki adama da o tavsiye etmiş bizi.bide böyle bir rezillik söz konusu.
Sorumsuzluğu affedemiyorum.bak bunu okuyan çalışanlar varsa lütfen işinize sahip çıkın.zaten piyasa kötü.yaptığınız sorumsuzluk yılların emeklerini boşa çıkarıyo......
ellerim titriyo şu an sinirden.ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.Atölyeye hiç uğramadım bile .Eleman şanslıysa gözüme görünmesin kesin kovulur bu gün.Ya da söyleyeceklerime katlanamaz kendi istifa eder.Yok yok yakında kovarım ben bu salağı.bu kaçıncı hatası.affettikçe hatalarına bir yenisi ekleniyo.tamam biliyorum çocuk iyi niyetli.Saf biraz elinde olmadan hata yapıyo ama burası da bir iş yeri.Hatalarının bedeli benim için ağır olmaya başladı.hem ne demişler aptal dostum olacağına akıllı düşmanım olsun.İşte aptal bir çalışanın olursa böyle olur.7 yıldır yanımda çalışıyo çıkartmaya da kıyamıyorum.Allahım sen bana yardım et.yada mustafa ya akıl ver.nolur ama çabuk ol.
9 Kasım 2009 Pazartesi
domuz giribi, gdo gösterdiki sağlık sektörümüzde çökmüş
5 Kasım 2009 Perşembe
her yerde bir aldatılan kadın aldatan erkek mevzusuuuu
4 Kasım 2009 Çarşamba
bu gün herkese kızma modumdayım yaklaşmasınlar bana
23 Ekim 2009 Cuma
biri evde kaldı ,diğeri okulda
İşyerimdeyim şimdi ve hala canım çalışmak istemiyo.kızlarımın gülen yüzleri ve tatlı sesleri yanımda sanki.
üstümdeki rehavet kalksın artık lütfen.
şimdi bir kahve yapıcam kendime az şekerli.yanında da çikolata ...
gün bitmek üzere ama kendime gelirim belki.ne bileyim .bi şeyde bilmiyorum ki.sonbahar sendromumu ne bu yaaaaaaaaaaaa
21 Ekim 2009 Çarşamba
ayı gillerden olabilirim şüpheleniyorummmmmmmmmmm.
15 Ekim 2009 Perşembe
sünger bob
10 Ekim 2009 Cumartesi
stresli,hüzünlü,huzursuz kadınlar.........
20 Ağustos 2009 Perşembe
çok korkmuştum,aynı sıcaklığı bulamam diye
"Döviz bürosunun bitişiğinde"
"bende ordayım ama seni göremiyorum" "elinde telefon olan benim"
o yolun karşı tarafındaydı.Karşıya geçmesini beklerden sabırsızlandım dursun şu lanet arabalar ve hemen ona sarılayım istedim.Sevgililerimi beklerken bile böyle bir duygu yaşamamıştım.
"Çok değişmişsin" "Sende "
Bun denli değişmesi tuhaf geldi bana .ulan 11-12 yaşlarındaydık.çocuktuk yani...Şimdi aradan yıllar geçti ben evli barklı kadın oldum.iş güç sahibi koca insanlar olmuşuz ikimizde.Değişmemiz çok normal.ama gelde bunu beynime anlat....zamanın hızla akıp geçtiği bir geyik değil.gerçeğin ta kendisi.....
Arkadaşımla karşılaştığımızda ya soğuk nevalenin biri olduysa ,ya avukat oldum ayağına havalardaysa,ya eskiye ait güzel duygularımın içine ederse diye çok korktum.Ama çok şükür korktuğum gibi olmadı.Bunu aynı özlemle oda bana sarılınca hissettim.Sanki 15 yıl geçmemiş yada geçen süreçte de birlikte yıllanmışız gibi...
Ayrılma vakti gelince gitmelerini hiç istemedim.Ama almancılar dönüşte ya gümrük kapısında çok sıra varmış dönmek istediler. o kadar çok konuşulacak şey vardı ki daldan dala atlıyorduk.
anlatmayı unuttuğum çok şey kalmıştı gittiklerinde ve nişanlısına ne kadar şanslı olduğunu söylemeyi de unuttum.ne kadar özlediğimi, ne kadar sevdiğimi de söylememişim bak şimdi farkettim.
onlar gidince zülfüyü dinledim "gözlerin" "bulup yitirmek yitirmek " buydu işte bulup yitirmek.
akşama kadar gözlerin dinledikten sonra melankolik adımlarla eve gittim.Evde kızlarım,mutlu kızlarım kapıyı açınca bana kendime gelmem çok sürmedi.yemekten sonra attım onları arabaya gezdik.kafa dağıttık.5 yaşındaki kızım da diyor ki "anne böyle kızkıza takılmak ne güzel .üç kız geziyoruz."
EVET ÇOK GÜZEL.hayatı ıskalama şansımız yok madem hayatı şölene çevirmeliyiz o halde. dimi yani.
gece uyuduklarında odalarına gittim üstlerini örttüm.
çok güzel dostluklar kurmalarını onları mutlu edecek insanlarla yollarının çakışmasını diledim.
Ben daha odalarından çıkmadan üstlerini açmışlardı bile
18 Ağustos 2009 Salı
hayatı ıskalama lüksün yok senin
işimi mükemmel yapabilmek için uğraşıp didindiğim uykusuz yorgun günlerimin birinde dedim ki bi şeyler yanlış gidiyor...zaman hızla akıp gidiyor.etrafımdaki insanlar bana abla falan demeye başladı.kenarda da yaşadıklarımdan çok yaşayamadıklarım birikmiş.Napsam da hayatımı elime geri alsam diye düşünürken Nazım cığımın bu şiiri ilaç gibi geldi .ne diyor adam hayatı ıskalama lüksün yok senin ..Evet yok.biliyorum biliyorum ama bunun niçin ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Kendime bir liste yapıcam..beni mutlu eden şeyleri yazıcam ve mutsuz edenleri...sonra bu mutsuz den şeyleri tek tek çıkarıcam hayatımdan...Bide çok stresliyim ben.Cumartesi günleri en yoğun günüm,o yüzden cumartesileri sinirim tavan yapıyor.her şey o kadar mükemmel olsun istiyorum ki hiç bir hata hiç bir eksik olmasın diye didinirken elemanlara da bağırıp çağrıyorum. (nasıl katlanıyorlar bana zavallılar.ama seviyorumda onları hepsi çok iyi çocuklar.)Önce bu stresli halime çözüm bulmalıyım.öfkemi kontrol etmeliyim.Acilen yapmalıyım bunu.Çevremde terör rüzgarları estiriyorum çünkü.
Bi de çözemediğim bir manyaklık var üstümde.2 aydır şu yoğunluk bitsin alcam çocukları yunanistana gitçem diyodum.Al bitti yoğunluk.Şimdi de içimde bir yere gitme isteği yok.Niye böyleyim ben.Ben bile bıktım kendimden.Allah etrafımda kilere sabır versin.
YOK YOK mutlaka kendimi mutlu edecek bir formül bulmalıyım.Halis Toprak ne diyor kendi mutlu olmayan başkasını nasıl mutlu etsin.O da evlendi gencecik kızla herkesin ağzına sakız oldu.Ama sonuçta adam mutlu.Kız mutlu...İşte böyle olmak lazım.Başkaları ne der diye düşünmeden bencilce kendi mutluluğunun peşinde koşmak lazım.bencil ve mutlu günlerimi özlüyorum.Şimdi sevdiklerime öncelik tanıya tanıya kendimi en arka sırada bırakmışım. Bana sıra gelene kadar da hevesim geçiyor zaten vazgeçiyorumyapmak istediklerindem
öyle işte süreüklenip gidiyorum bu aralar..............
3 Temmuz 2009 Cuma
çıplak ayak basmak toprağa
19 Mayıs 2009 Salı
FARKLI BİR ŞEY YAPMAK İSTİYORUM
7 Mayıs 2009 Perşembe
hazırlıksız yakalandım geneeee
"delimisin" dedim."bu iş yoğunluğunda kim uğraşacak taşınmayla"
"seviyomusun bu evi"
"bilmem.alışkanlık desek daha doğru olacak"
"bu evin değeri kaç para sence ,yani satın alsan kaç para verirsin"
"satın almam bir kere.parmaklıklı olması çocuklar küçükken iyi ama ömür boyu oturmam bu evde"
bu soruların nereye varacağını tahmin ettim.
"ev sahibi evi satmak istiyormuş.acil paraya ihtiyacı varmış.önce beni aradı siz alırmısınız dedi"
"almayız."
evet almayız ama böyle aniden taşınmak zorunda kalmakta hiç hoş değil.anılardan kopamadığımdan değil.mekanlarla duygusal bağlarım yoktur benim.evlilik öncesi hayatımı göçebe yaşadığım için..tebdili mekanda ferahlık bile vardır hem..işte eşya toplaması,ev bulması ,eşya taşıması,yerleşmek kolilerle sefalet çekmek.aniden lazım olan şeyin bir kolinin en altında olması falan.bunlar zor.
şaşırdığım konuda şu :secret kitabında yazanlar benim hayatımda doğrulanıyor.evrenden ne istersen evren sana onu hazırlayıp sunuyor yanii.cidiyim bak bana hep oldu bu.kimi rüyamda görsem gündüz karşıma çıktı.işe almayı düşündüğüm insanlar.başka yerlerde çalıştıkları işlerini bırakıp bana form doldurmaya geldi.dün sabah ev hakkında bu düşünceler beynimden geçerkende dedimki "bu kadar düşünme bak gerçek olacak".ne yalan söyleyeyim yüc akşam değiştirelim bu evi dediğinde arkasından söyleyeceklerini biliyormuş gibi gülümsedim.yine secret ı yaşadım yani aklımdan geçirdim ve evren bana verdi.evrenin bana kıyak geçtiğini düşünüyorum .beni olaylara önceden hazırlıyor yaniii.
içimde kıpır kıpır bir şeyler oluyor.yaşam enerjim mi arttı ne bu gün ev araştırmaya çıkıcam.seneye kızım anaokuluna başlayacak o yüzden okul sınırlarının içerisinde bir ev bulmalıyım.birde kocaman balkonu olsa orda köpek bakabilsek öykü buna çok sevinir.köpek manyağıda kendisi.kahvaltıda sordum onlara
"bu evi seviyomusunuz"
"seviyoruz anne ama bu evden taşınmalıyız.köpek bakabileceğimiz bir evimiz olmalı artık."
"üzülmez misiniz bu evden taşınınca.odalarınızı özlemez misiniz."
"saçmalama anne niye üzülelim.taşındığımız evde yeni odalarımız olacak.çok güzel olcak anne taşınalım nooooluuur."
ana çekmişler ikiside........
6 Mayıs 2009 Çarşamba
faili meçhul tecavüz
Karar verdim artık kendimi bu olaylara adayacağım.Ne yaparım bilmiyorum ama sosyal sorumluluk projelerinde anneleri çocukları, bilinçlendirebiliriz.emily dickınsonun şiirinde dediği gibi bende bir tek tecavüze uğrayan çocuğu bundan kurtarırsam boşuna yaşamış olmayacağım.
bilmediğimiz daha o kadar çok buna benzer vaka vardırki düşüncesi bile beni öfkeşendiriyor.Bu minik çocukları korumalıyız.
1 Mayıs 2009 Cuma
kuaföre tek başıma gitmekten nefret ediyorum
Sonra koltuğa oturdum .her hareketini izliyorum ama .Hata yapsa hemen uyarıcam.Beynimin uyuşmaması için çaba sarfediyorum.Görseniz.Nescafe içtim bir kaç tane..Saçıma röfle yapıldı.Sonuç.istediğim gibi.Bunu görünce kendime güvenim geldi.Tuttum saçımın önlerini.Bunlara dokunma sadece saçımın arkalarınıenseden kısa başlayıp öne doğru uzun gelecek şekilde kes dedim.Sonuç.istediğim modele bir adım yaklaştım artık saçlarımın önleride yeterince uzayınca arkayı tekrar kestiricem ve tatatatammmmmmm .
28 Nisan 2009 Salı
benim listem
26 Nisan 2009 Pazar
HAYIR DİYEMEDİKLERİM...
23 Nisan 2009 Perşembe
bim bam bom
bana smart blogger ödülü göndermiş .sonunda bende smart oldum yaşasınnnnnnnnnn....
teşekkürler tubişimm .ama bu ödülün kuralları var .şimdi 4 kişiye göndermem lazım bakalım kim bu şanslı 4 smart....Hımm.. Hımm...
panduf birr
prima rima
ikiiiiii (ne güzel nick dimi)
kurbiş
üçççç
kocasını seven kadın
ve dört. sizi smart blogger ilan ediyorummmmmmm.ama bunun kuralları var tabii
ÖDÜLÜN KURALLARI
1-Ödülü verenin linkini yayınlamak.
2-Ödülü verdiğin kişilere mutlaka haber vermek.
3-Bu ödülü verdiğin blog sahibinin linkini vermek.
4-Gördüğünüz resmi eklemek.
6 Nisan 2009 Pazartesi
KÖSTEBEĞİN EZİMETİ
4 Nisan 2009 Cumartesi
un YOK
Bir an önce eve gitmek istiyorum,kızlarıma sarılmak.Onlarla köstebek pasta yapmak istiyorum.
Semracımdan aldım tarifi 3 hafta oluyor tarifi alalı .Ama ben malzeme eksikliğinden yapamıyorum.tarifi ilk aldığım gün kızlarımla girdik mutfağa.önlüklerimizi taktık."
Süper kızlar köstebek pasta yapıcaz hazırmısınız" "hazırız anne"
"mazemeleri sayıyorum getirin bakalım"
"süt"
"burda anne"
"şeker "
"burada anne"
"un" "hadi ama bekliyorum"
UN YOK
nerde ....Her yere baktım un bitmiş.Ertesi gün eve un alıp gittim.Kakao yok.Bir gün yumurta ,bir gün süt derken 3 haftadır süper kızlar köstebek pasta yapamıyor.
iş manyağı olduğum günden beri evle ilgili her şeyi unutuyorum.Bu gün itibariyle eksik malzemem margarin onu alıp gidicem eve,kızlarımla köstebek pasta yapıcam.
kimbilir belki bu gün o gündür, hayatın son günüdür.
Bir köstebek pasta yapamadan öldü kadıncaz desin sonra kızlarım ardımdan.
Çocukluk ne güzel .Keşke beynimin tortularını silip,basit bir pasta yapmak beni mutlu edebilse..........
eve gitmeden önce margarin almayı unutma ,minikler köstebek pasta için seni bekliyor.
2 Nisan 2009 Perşembe
1 Nisan 2009 Çarşamba
Fazıl Say 'ın mektubu
İşte o mektup:
Mustafa Kemal Atatürk,bugün bu saatte yaşıyor olsaydı, muhtemelen: "AKDENİZ'DEKİ ORDULAR!!İLK HEDEFİNİZ, ANADOLUDUR! İLERİ!!!"emrini verirdi...Ülkenin deniz kenarındaki hemen hemen bütün şehirleri AKP'nin elinden geri alındı dünkü seçimde...Ege, Akdeniz tamamen...Karadeniz'in ve Marmara'nın da çoğu... Büyük kısmı CHP de toplanarak...
Batı Anadolu . (İzmir mesela) kilitlenmiş durumda...Ezici bir üstünlükle.
Güneydoğu,Kürtler,...Çok haklı olarak DTP de karar kıldılar..Onlarınki de ezici üstünlük...Orta ve Doğu Anadolu ve tabiki Ankara ve İstanbul'un milyonlarca nüfuslu varoşları ,iktidar partisi AKP de...Bu da %39 demekmiş tam olarak...Ak Parti'yi zor bir 3 yil bekliyor..Ama unutmayın: Tayyip Erdoğan usta bir liderdir..En azından bu elindeki %39 u asla kaybetmiyecektir,ve siz gelip %39 dan fazlasını almadığınız sürece debiz burada boşuna dil döküyor olacağızdır...
Ülkenin batısı Yunanistandoğusu Afganistan gibi...İnsanları da öyle...Atatürk:"Ben halkı niye dinleyeyim? Halk beni dinlesin!" diyen, cesur tip bir liderdi...Bu ama,"tarihe not düşen" büyük liderlerin uslubudur..Kendisinden sonraöyle bir lider gelmedi...Büyük bir bağlama üstadı olan Arif Sağ'ın:"Ben sazımı ne dinleyeyim? Sazım beni dinlesin!"demesi gibi...Aynı şekilde,Arif Sağ'dan daha iyi bağlama çalan henüz yok...Ludwig van Beethoven ,sağırlığında bile bütün insanlığa kendini dinletmekte...Niye???Deniz bey," Toplanalım psikolojisi"nde size destek vermekteyiz...
"Bölünmeyelim,ufalmayalım,ezilmeyelim, mahvolmayalım" psikolojisi...Ne sizin parti başkanlığınız,ne Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul liderliği ,umurumuzda değildi ...Derdimiz endişelerimizdi...Ve onlar hala varlar...Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğü...
Düşünün ki bir Sezen Aksu var,sürekli Tarkan ve Ajda Pekkan'ı eleştiriyor,"Kirli söylüyorlar" diyor(yolsuzluk yapıyorlar der gibi misali örnek),"dürüst değiller" diyor (playback yapar onlar der gibi keza) vesaire...Ama eninde sonunda halk da Sezen Aksu'ya soracaktır:
"Peki ya sen ne yaptın?" diye...
Biz de sadece beklemedeydik,Kılıçdaroğlu kazansaydı neler yapacaktı diye...Yöntemi ama: "Müthiş bir şey" değildi! Hem de hiç değildi...Zaten kazanamadı da...Yazık oldu, görmek isterdik,"gelse ne yapardı?"yı...
Sayın Baykal,Eskişehir,Ordu ve İstanbul-Şişli'nin laik oy olmasına ,ama seçim haritasındaki renginin farklı olmasınaüzülmediniz mi siz??Artık ne zaman Türkiye'nin sol-laik oy bölünmesinden kurtulacağız??Ne zaman??1980'ler ve 90'lar da kaç kere fırsat tepildi bu sebepten???...Sırf bu bile "huzursuzluk"...hepimizde...Ben Eskişehirli olsam mesela :şehrimde mucizeler yaratmiş bir Büyükerşen'den asla vazgeçmem.Ama Türkiye genelinde DSP'nin %2 oy alacağını da bilerek...Hazin bu... Sorumlusu sizsiniz...Anadolu şehirlerinde ise endişeler iyice artmakta,Elazığ??Sivas?? (Aşik Veysel'in Sivas'ı...uzun ince bir çıkmaz sokaktayım!!benim sadık yarim %2 CHP!!)laiklik tamamen unutulmuş durumda...Neden???AKP'nin yoğun olduğu yerler özellikle...Kadınlarımız etekle dolaşamıyor,marketlerde bira bile satılmıyor,bilim ve sanat zaten yok...tarikatlar çoktan almış başını gitmiş,dinci siyaset başa geçmiş...Neden???Neden karşı siyaset üretilmemiş???Neden sahaya çıkılıp bu mücadele verilmemiş??Neden??Var mı iktisadi açılımlarınız??bu şehirlerin insanlarına hitap etmek konusunda?Eğer yoksa, CHP'nin başına ,sizin yerinize, "iktisadi ve gercekçi fikirleri-projeleri olan" birisini istiyoruz.Açık ve net...Çünkü ülkemizin de, hayatlarımızında, en kritik , en belirleyici yıllarndayız...Varsa fikirler,ne ala ,uygulamaya geçilmesini hemen isteriz...Deniz bey,Mevzubahis konusu olan şey yaklaşik 2o-3o milyon insanın endişeleridir..Ve bu endişeler gerçekten ciddi boyuttadır...Bu şaka bir rakam değildir...3o milyon :3 kere Macaristan,5 kere İsviçre16 kere Estonya eder...Bu muhim bir güçtür...Ve bizler ,atılım görmek istiyoruz...Ötekileşmekten kurtulmak,Ergenekon vs gibi paranoyalardanve şeriat gibi travmalardan çıkmak ,normal bir ülkede mutlu bir şekilde yaşamak istiyoruz...Türkiye'nin öteki yüzü de aynı şeyleri istiyor elbet...Var mı ikisini toparlayacak gerçekçi bir iktisadi fikir???Piyano ile "Ney" fevkalade güzel beraber müzik yapabilir Deniz bey...Yeter ki beste iyi olsun...Ve buradaki iyiden kasıt ,iki enstrumanı da cok iyi tanımaktan geçer...Piyano ile Ney beraber müzik yaparken,nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilmekten geçer...Ortaya bir ilk çıkabilirve bu muhteşem olabilir...Varoşlar ???Ordaki insanlar için ne yapacaksınız???Su anda tamamen toplanmiş olan laik birlikten alacağınız destek ile büyük şehirlerimizin( adini bile duymamış olduğumuz semtlerinde yasayan ) yeni sahiplerineneler sunmak istiyorsunuz?Var mı "eğitim projeleri"niz??İşsizliğe çözüm??Kültür sanat projeleri??Bunlara destek olacak "sivil toplum örgütleri"...ya da "sponsorlar" ???O insanlara AKP'den daha fazla şey sunacak mısınız ???bu 3 yıl içinde???
Güneydoğu'da oyunuz sıfır!Sıfır aslında iyi bir başlangıç noktasıdır...Tabi fikirler varsa...Kürtlere nasıl yardımcı olacaksınız?Kürt sorununa nasıl çözümler getireceksiniz???Deniz bey,Bu mektubumu okuyan insanlar muhtemelenmektubun altına kendi sorularını da ekleyeceklerdir...Ve size sorulacak cok soru var..Ama bir sey gerçek:Yapmak zorundasınız...Yapamıyorsanız da yerinizien saygın bir şekildebu işlerin üstesinden gelebilecegine inanangenç bir yeteneğe bırakın...Bizler uzun zamandır "inanç" görmedik..Cok uzun zamandır...Seçim mitingleri sırasında,Tayyip Erdoğan'ın dil sürçmeleri sonucu çıkmış yanlış cümleleri üzerinde (kronometre ile tutmak zorunda kalmıştım) tam 52 dakika konuştunuz..Sürekli bir "eşek" tartışması...Katır... At... İnek...Her mitingde...Kendimi haftalarca 3 yaş zekasının içinde buldumve cok sinirlendim bu duruma...Size oy veren %24 bu zekanın çok üstünde.Bunları bilin isterim..Bu yazımın altına muhtemelen yüzlerce kişi kendi eleştirilerini de yazacaktır...Hepsini okuyun...Size verilen %24 oy asla "size" değildi...Toplandik biz...Endişelerimizden ötürü...(Bu betimlememin kısmen haksız olduğunu biliyorum, burada belediye seçimleri söz konusu olan...Çok başarılı cok değerli belediye başkanlarınız da kazananlar arasındadır...
Haksızlık yapmak istemezdim..
Ama Antalya örneği , bu seçimin genel itibariyle mahalli değil siyasi oldugunun en güzel örneğidir.Senden benden daha laik ve şehrine cok güzel hizmetler hediye etmiş bir başkan idi Menderes Türel... ta ki , Ak Parti'ye Antalyalıların şu ortamda daha fazla oy veremeyeceği asıl gerçek olandır...)
Her zaman dostlukla...saygıyla içtenlikle
kIRMIzı haLIDA YÜRÜMEK GİBİİİİİ.....
"NERDE KALMIŞTIK " dedi ve içeriye girdi.Konfetiler atıldı başkana.Herkesin yüzünde gurur ve mutluluk vardı.
Geçen dönem ki başkan yine başkan oldu.Bariz bir oy farkıyla...
Ayaklarına kırmızı halı sermek, volkanlar ,konfetiler........Bu kadar sevilmek güzel olmalı...
zor yönü de var tabii .Senden bir şeyler bekleyen yada beklemeden sevenlerin sayısı arttıkça omuzlara binen yük te artıyor.
30 Mart 2009 Pazartesi
EEEEEEEEEE......durum ORTADA
AKP Hükümetimiydi bu?
Kim rahatsızdı bu hükümetten?
Türk halkı mı?
Peki kim verdi o oyları?.................
Seçim sonuçları bir kez daha gösterdi ki AKP yi bu halk istiyor kardeşim....
Ama şu da var .Erken seçimlere göre akp de bir miktar düşüş yaşamış. Uyanan bir kesim var demekki.
Yani benim hala umudum vaaaaaaaaaaaaar.
Deniz Baykal'ın oturduğu genel başkanlık koltuğu çok mu rahattır merak ediyorum.CHP NİN BAŞINA MUSALLAT OLDU.Onu orada istemeyen bir çoğunluk var.Bunu benim gördüğüm kadar o göremiyor mu.
Hazır AKP güven kaybetmeye başlamışken,CHP NİN BAŞINA güven veren ,imajı ve karakteri sağlam bir adamı koysalar,Atatürk 'ün kurduğu chp yi yine layık olduğu düzeye çıkarsalar,eminim ki peşlerinden giden çok olur.
Hayır yani Baykalı sevmediğimden değil.Şahıs olarak tanımam bile kendisini.Ama Baykal la CHP olmuyor Olamıyor.Ya da ancak bu kadar oluyor.Aç artık chp nin önünü kardeşim düş yakasından
CHP benim için hep bir yürek sızısı...Atatürk ün kurduğu parti olduğu içinbu günki konumuna tahammül edemiyorum.Antikacı ruhumdan kaynaklanıyor bu herhaldei, eskiler değer yitirsin istemiyorum.Birde o kadar çok seviyorum ki türkiye'yi ve türk olmayı layık olduğumuz gibi yaşayalım istiyorum.
Bir tarafta sokaklarda aç ölen insanlar,faşist katliamlarda can veren insanlar,parçalanan bebek cesetleri.....Diğer yanda ihalelerde savurganca harcanan paralar.Bir belediyenin yollarını yapmamak ne kadar yanlışsa ,1 liraya yapılacak yolu 10 liraya yapmakta o kadar yanlıştır...
Sanırım gene dağıttım.Siyaset benim harcım değil.Kirli ve ikiyüzlü ilişkilerden uzak basit bir insancağızım ben.
26 Mart 2009 Perşembe
türkiye sınırları içerisinde yaşıyorsanız İMDAT DİYE BAĞIRIN HAYATINIZ TEHLİKEDE
112 görevlisi : 112.
İsmail Güneş (İ.G): Ben İHA Muhabiri İsmail Güneş, helikopter ile düştük.
112 : Nerede? Neredesiniz?
İ.G : Bilmiyorum nerede olduğumuzu. BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu ile birlikteydik.
112 : Neredesiniz?
İ.G : Hatırlamıyorum.
Helikopteri kullanan pilot Kaya İstektepi
112 : Etrafınıza bakın, ne görüyorsunuz?
İ.G : Her taraf kar, sis. Her taraf sis.
112 : Helikopteri nereden kiraladınız?
İ.G: Bacağım kırık olduğu için konuşamıyorum. Erhan ağabey nereden çıkış yapmıştık. Çağlayancerit orada bir yerde düştük. Hangi yere
düştüğümüzü hatırlamıyoruz, her taraf sis, göremiyorum. ... 35 00 benim numaram.
112 görevlisi: Telefonu kapatmayalım, yerinizi tespit etmeye çalışıyoruz.
İ.G : Kahramanmaraş'ın dağlarından, her taraf sis. göremiyorum.
112 görevlisi: Parti merkezinden kiminle görüşebiliriz, sizinle ilgili?
İ.G : Bilmiyorum, şarjım bitmek üzere. Alo. Biz nereye gidiyorduk? Yozgat tarafında bir yere gidiyorduk hanımefendi.
112 görevlisi: Kapatmayın yerinizi tespit etmeye çalışıyorlar.
İ.G : Erhan ağabey, nereden geldik, nereye gidiyoruz. Şu an Çağlayancerit'ten gelip, nereye gidiyoruz. Yozgat-Yerköy mü? Çağlayancerit'ten, Yozgat-Yerköy'e gidiyoruz. Burası çok soğuk.
Alo. Yer tespit edemiyor musunuz?
112 görevlisi: Siz kapatmayın beyefendi telefonu.İ
.G : Hanımefendi şarjım bitecek.1
112 görevlisi : Alo, Alo. İyi misiniz?
İ.G : Kötüyüm, ayağım kırık.
112 görevlisi: Şu anda siz helikopteri görebiliyor musun?
İ.G : Şu anda helikopterin içindeyim.
112 görevlisi: Alo. diğer beş kişi yanınızda değil mi şu anda? Size cevap verebiliyorlar mı?
İ.G : Diğerlerinden ses yok. Erhan ağabey, Erhan ağabey de ıhlayarak cevap veriyor. Alo, hanımefendi, yerimizi tespit edemediniz mi?
112 görevlisi: Şu anda emniyet bulmaya çalışıyor, sakin olun.
İ.G: Erhan ağabey, ıhlıyor sadece. Bende üşümeye başladım. Ben sakin olmaya çalışıyorum.
112 görevlisi: Sakin olmaya çalışın, tespit etmeye gayret ediyorlar.
İ.G: Muhsin Bey'i göremiyorum.112 görevlisi: Aynı helikopter ile mi havalandınız?
İ.G: Evet. Ayağım çok kötü kırıldı. Ölende var herhalde. Bu arkadaş kim ya.
112 görevlisi: Ayağı kırık, yerinden kımıldayamıyorum. Emniyetle görüşüyorum.
İ.G: Alo, hanımefendi.
112 görevlisi: Açık kalsın telefon.
İ.G: Şarjım bitmek üzere. Benim numaramı görebiliyor musun?
112 görevlisi: Kapatmayalım, ulaşıyorlar, kapatmayalım numarayı. Sizin nereye gittiğinizi anladık. Yozgat-Yerköy'e gidiyoruz dediniz.
İ.G: Alo. Sakin olalım da şu anda donuyoruz burada, ayağım da kırık.
112 görevlisi: Kapatmayın, bir saniye.
İ.G: Alo. Erhan ağabey, Erhan ağabey. Sen kalkabiliyor musun yerinden? Hanımefendi.
112 görevlisi: Şarjınız bitinceye kadar açık kalsın, aramaya devam ediyorlar çünkü. Kapatmayın alo.
İ.G: Alo. Ayağım kırıldı.
112 görevlisi: Başka yerinizde kanama var mı?
İ.G: Gözükmüyor.
112 görevlisi: Kravatınız var mı? İp gibi kravat gibi bir şeye elinizi uzatabilir misiniz?
İ.G: Kravat yok. Şu anda gözükmüyor.
112 görevlisi: Polis ekipleri yerinizi bulmaya çalışıyor. Siz moralinizi yüksek tutun. Zaten sizin
yerinizi tespit edecekler. Edemediler daha. Tespit etmeye devam ediyor.
İ.G: Herkes öldü herhalde.
112 görevlisi: Kanamadan dolayı sessiz kalmış olabilirler, endişe etmeyin, sizi kurtaracaklar.
İ.G: Erhan ağabey, Erhan ağabey. Kırık ayağımın altında, kaval kemiğinde. Kanama değil, kırıldı ya.
112 görevlisi: Alo, beyefendi. Şu anda bacağınızın durumu nasıl?
İ.G: Ağrıyor. Alo. Yeri tespit edemediniz mi? Donmaya başladım, üşümeye başladım. Üşüyorum. Tipi var. Helikopterin içine girdim. (İnleme sesleri) Buradakiler öldü herhalde ya. Erhan ağabey, Erhan ağabey. Yok. Kimseden ses gelmiyor, gelmiyor. Eyvah çok kötü.
112 görevlisi: Ayağınız sıkıştı mı?
İ.G: Evet. (inlemeler) Tespit edemediler mi ya. (inleme) Ayağımı oynatamıyorum.
112 görevlisi: Emniyet yerinizi tespit etmeye çalışıyor.
İ.G: Erhan ağabey. Ağabey bir kendine gelmeye çalış. Bak ben kendime gelmeye çalışıyorum. Yatıyor ıhlıyor.
112 görevlisi: Başka kimseden ses gelmiyor mu?
İ.G: Yok, yok. Çok kötü ayağım kırıldı. (İnleme) Hanımefendi hala bulamadınız mı yerimizi?
Burada donacağız, diğer insanlar öldü herhalde. (İnleme sesleri) Ayağımı oynatamıyorum. Çok pis kırıldı ayağım. Yerimizi ne zaman tespit edeceksiniz hanımefendi.
Bu ne biliyormusunuz düşen helikopterden sağ kurtulan vatandaşla 112 servisinin konuşması.
Çok yakın bir tarihte Bursa da ölen gencecik Ulaş'ı hatırladım ve acizliğimizi....
Telefondan en fazla bir kaç dakikada yer tespiti yapılabileceğini açıklamıştı o sektörden biri.
İzlediyseniz hatırlarsınız SADE VATANDAŞ ta yayınlanmıştı.
Neden hala yerlerini tespit edemiyorlar.Bir çok insan bizim can ve mal kaybımızı engellemek adına çalışıyor ve bizim vergilerimizle maaş alıyorlar.Lütfen herkes it dalaşını bırakıp görevini yapsın.Arada insanlar ölüyor.Olan hayatlarımıza oluyor.Ölümler belki sizin için bir rakam.
Tuncelide 15 şehit
Uludağda 1 ölü........
Ama aileler için onlar evlat
çocukları için baba ,anne
sevgilileri için sevgili
ve kolaymıdır haksız bir ölümle bir evladı,anneyi,sevgiliyi kaybetmek.Hala bizden oy isteyenler ÖNCE SEÇMENLERİNİZİN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYIN.
bangır bangır SEÇİM arifesi
Kıyamet kopmuş sonunda herkes ölmüş.İnsanlar kalıcı mekanlarına yerleşecek.Sıra Tayyib'e gelmiş iki melek bunu almış.
"Siyasetçilere ayrı bir uygulama yapıyoruz" demişler.Sana cehennemi de cenneti de göstericez hangisinde kalacağına bir oylamayla sen karar vericeksin.Tayyip cehenneme gitmiş yemyeşil bir golf sahası arkadaşları orada bütün gün harika vakitgeçirmiş.
Ertesi gün melekler bunu cennete götürmüş.Huzurlu ferah bir ortam bütün fakir insanlar
orada ve sadece sohpetle vakit geçiriyorlar.Tayyibi pek sarmamış ortam.İki gün sonunda melekler gelmiş ve demişler" hadi kullan bakalım oyunu cenneti mi tercih ediyosun cehennemi mi?"
Tayyip demiş "arkadaşlar cennet güzeldi ,ama arkadaşlarımla golf oynayıp kaliteli yemekler yemeyi tercih ederim.Oyumu cehennemden yana kullanıyorum."
Melekler almış bunu cehenneme götürmüş.Tayyip bakmış arkadaşları balçık içinde çöpler,yangınlar,hepsinin elinde siyah poşetler çöp topluyorlar.
Tayyip çok şaşırmış.
"bana gösterdiğiniz cennet böyle değildi."demiş
meleklerde ona demiş ki;
"Dün bizim seçim çalışmamız vardı.Bu gün çalışmalar bitti sen oyunu bize verdin...
nasıl .Çok yaratıcı arkadaşlar var.Takdir ediyorum nasıl uyarlıyorlar böyle şeyleri.
Abuk sabuk giydirilmiş arabalar geziyor sokaklarda,bangır bangır müzik çalarak.
Bunları da komik ve yaratıcı buluyorum.
Ama kızıyorumda benim kızlarım onların gezmeye başladığı saatlerde uyuyor.Mecburmu çocuklar korkarak uyanmaya canım.Hem biz sizin seçim müziğinizi oylamayacağız.Bizi yanlış anlamayın.Abartmayın olayı bu kadar.
Sabah kızlarım uyuyordu .Onları izledim uzun uzun.Hayatın onlara güzellikler getirmesini diledim.Masum uykuları bölünmesin istedim.Parmaklarımın ucunda yürüyerek çıktım odalarından...
25 Mart 2009 Çarşamba
fener camiasına bir KİŞİ daha katıldı
Veeeee büyük gün geldi çattı .Bu sabah çocuğun ailesinden bile önce hastanedeydik.Bebek şekerine kadar her şeyi sarı lacivert hazırladık.Annenin de haberi yok bu arada ona da süpriz yaptık.Yarabbim ne ince erkekler yaratmışsın ...haberimiz olmadı.Adam 2 ay öncesinden eşi ve çocuğu için süpriz karşılama partisi hazırlıyor düşün.
Sonunda Kaan Bartu doğdu.Baktım uzaktan hemşirenin kucağında küçücük bebek kocaman fenerbahçe şapkasıyla geliyor. İnsan böyle mutluluklara şahit olunca duygulanıyor.Bebeği görünce ağlayasım geldi valla.İşimi bu yüzden çok seviyorum.
öğleden sonra da ikiz kız bebeklere 1. yaş kutlaması organize edicez. Çalışma moduna girdim artık.
Bu arada tugbisimm sizi en çok etkileyen kitap demiş ve beni mimlemiş ama buna başka zaman cevap vericem.Bütün kitaplar beni etkiledi.Hatta beni okuduğum kitaplar inşaa etti ama en çok etkileyenini eleyerek bulucam.
23 Mart 2009 Pazartesi
acil SİLKELENMEM lazım
Biri çıksa bana deseki" yüce insan bu günü sana bahşettik,bu gün senin en güzel günün olacak ,sahne senin bakalım nasıl yaşayacaksın"
verebileceğim hiç cevap yok.İnsan şu koskoca hayattan nasıl kendisi için bir şey beklemez canım ...kızdım kendime.Şeçim çok yaklaştı malum işim gereği yorulduğum ve yaşamaya mecalim kalmadığı için bu günlerde yaşayacağım en güzel gün uyuyarak geçireceğim bir gün olurdu herhalde...en güzel günde de uyunurmu canım...
Bütün hayatımızı tek tek günlerden inşaa ettiğimize göre her günümüzü en güzel gün gibi yaşarsak otamatikman hayatımızda güzel geçer.
Ama insanın her gününü güzel geçirmesi mümkün olmuyor.
Ben mesela kaç gündür kendimi şımartıyorum.Sevdiğim yiyecekleri pişiriyorum kendime,kocaman bardaklarla çaylar içiyorum,kızlarımla tembel yatak oyunları oynuyorum,
hayatımın en güzel günlerini yaşama projesi adına her şeyi yapıyorum ama hıyarın biri çıkıp büyüyü bozuyo işte...
Bu sabah duşa girdiğimde şarkılar mıraldandım,krallara layık bir kahvaltı yaptım.Kocaman bardağımla tam 3 bardak çay içtim.yetişme kaygısı duymadan tadını çıkardım.Gittim en güzel kıyafetlerimden birini giydim.Makyaj yaptım.kendi kendime fön çekmeye çalıştım(beceremedim ama olsun).Arabada özgün müzik dinledim.Dükkana neşeyle girdim.Çalışana tebessümlü bir günaydın dedim.Kendi kahvemi kendim yaptım.Kokusu dükkana yayıldı.Ortalama mutlu bir insan olarak başladım güne yani...
Kimse günümü bozamaz dedim karşılaştığım her aksiliğe.Ama kapıdan içeriye dünyanın en negatif insanları girdi ve büyü bozuldu.Görseniz o ne kıro tavırlar,o ne bütün dağları ben yarattım edaları.bi de adi bir sigara içiyorlardı ki sormayın.Seçim sezonu başladığından beri yakamdalar.Seçilenler böyleyse seçmen kitlesiyle asla karşılaştırmasın allah.
Sırf onun adi sigarası yüzünden küllükleri kaldırttım .Küllük bulamayınca içmez belki diye.
Gelip kendini koltuğa yaydığından iyice emin olduktan sonra sigarasını yaktı.
"Abla çok güzel dükkanın var ama bir küllük koymayı unutmuşun "demez mi.Üstelik ben o ayının yaşının yaerısı kadarım.
"kapalı alanlarda içilmiyo ya o yüzden ..."lafımı bile bitiremeden.
"boşver abla o saçmalıkları kim görcek"
olan benim sağlığıma oluyo tabii .Kapıyı açtım havalansın diye .
"abla kapa kapıyı hasta olucaz"demez mi hıyar.
2 saat boyunca grafik çalışması yaptık.Bitirip çıktıyı eline alınca dedi ki
"bunun için mi iki saattir burdayız ,ben 10 dakikada yapardım bunu."
evet sayın dingil; banada hazır bir afiş versen elime bunun aynısı desen bende onu 10 dakikada yaparım.Senin 2 cm yukarı 4 cm sağa ,olmadı ilk hali gibi olsun,senin yaptığın iyiydi abla gene öyle yapalım...v.b. yorumların yüzünden 2 saatimizi beraber geçirdik.Hayatımın en güzel gününün 2 saatini sana harcadım.Değer miydi?bilmiyorum ama müşteri öküz de olsa velinimettir bunu biliyorum.
kendim için ciddi kaygılarım var artık.
Sahip olduğum tek şey hayatım onuda nasıl en güzel hayat olarak yaşayacağımı bilmiyorum.Kendim için bir acil eylem planım yok.İşkolik kadının teki oldum.
21 Mart 2009 Cumartesi
mUHteŞEM biR yAŞamın Ardında Kalan
hani çocuklarımızın fotoğrafı bulunan objeler yaptırırız ya o cinsten...babası kızı için yaptırmış ...üstte küçük kızın fotosu var altında can yücelin muhteşem şiirlerinden biri HER ŞEY SENDE GİZLİ...
BİR AİLENİN ÇOCUĞUNA VEREBİLECEĞİ EN GÜZEL YAŞAM DERSİ BU BENCE...
O kadar etkilenmişim ki akaşam yatarken kızlarımdan birini aldım yatağıma bu şiiri okudum ona.İş yerime geldim az önce ve dilimde yine can yücelin şiiri.
işte yüzyılın en muhteşem şiiri:
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel
18 Mart 2009 Çarşamba
güzel günler GÖRECEĞİZ çocuklar
Ama inadına bütün felaket haberleri gözüme gözüme giriyor.İçim acıyor okuduğum her habere.
Küçük kızlarımı düşünüyorum.KORKUYORUM.
Bütün bu caniler,katiller,tecavüzcüler hepsi birer bebekti.bebekler istisnasız ne kadar güzel,ne kadar masumlar değil mi?
Peki sonra ne oluyorda masum bebekler büyüdüklerinde cani oluyorlar.Bunu aklım almıyor.Bir insan ne yaşar ,nelerle karşılaşırda canavarlaşır.
Birinin boğazını keserken biri ne hisseder,anne babasının sevmeye kıyamadığı küçücük bir çocuğu yakarken biri ne düşünür.Döverken masum melekleri ,aciz yaşlılara eziyet ederken
nasıl bir açıklamanın arkasına sığınır?
Yer yüzündeki en büyük kötülükleri ancak insanlar birbirine yapabiliyor.Birilerinin bir teorisi var.İnsan en büyük canavardır ,eğitimle toplumsal kurallarla kendini ehlileştirmeye çalışır diyorlar.Bu doğru olabilir mi?Bilmiyorum.Bildiğim bir şey var .Doğduğunda her bebek masum doğuyor.Sonra birilerinin ihmal ederek büyüttüğü bu bebekler gün gelip bizim özene bezene yetiştirdiğimiz bebeklerimiz için tehdit unsuru oluyorlar.Bu yüzden bu ihmal edilmiş çocuklar sadece kendi anne babalarının sorunu değil aslında ,bizimde sorunumuz.
Keşke bir şeyler yapabilsek.Kocaman bir silgimiz olsa kötülükleri silebilsek.Masum insanları canilerin elinden kurtarabilsek.
Keşke bir gün gelse ve insanların bütün işi gücü doğan güneşten keyif almak,gün batımını huzurla izlemek olsa...
ortaokulda hatıra defterlerimi süsleyen bir şiir vardı;
Emily Dickinson yıllar önce ne güzel yazmış.
Kızlarımı da bu şiirle tanıştaracağım.Edip akbayramın güzel günler göreceğiz çocuklar şarkısını söyleyeceğiz coşkuyla.yüreğimin derinliklerinde korkularım hep olacak biliyorum.
Anne olmak birazda böyle bir şey....
17 Mart 2009 Salı
asi çocuğuyla başa çıkamayanlara müjde
Asi Çocuklar’da, ebeveyn becerilerinin geliştirilmesi, kontrolsüz davranışların, ağlama krizlerinin uysallaştırılması gibi konular ele alınıyor. Kitap Dr. Tanya Byron’ın ünlü TV programındaki gözlem ve öğretilerine dayanarak hazırlanmış. ARKA KAPAK YAZISI Çocuğunuzu nasıl yetiştirdiğinizin sonuçları uzun vadeli olacaktır. Bir anne baba olarak bugün alacağınız her karar, yarının genç bir bireyinin tohumlarını ekecektir. Dr. Tanya Brown ailelerin hayatını değiştirmekle tanınıyor. Ingiliz televizyon kanalı BBC’de yayınlanan ve büyük ilgi gören “The House of Tiny Tearaways-Asi Minikler Evi” adlı televizyon programında Dr. Tanya, çocukların davranışları ve anne baba olmakla ilgili sorunlara profesyonel bir bakış açısıyla ışık tutuyordu. Altı gün boyunca, 24 saat gözlenen Ev, dayanma güçlerinin son noktasına gelmiş ailelere bir sığınak oldu ve sonunda anne babaların aile hayatlarında ciddi değişiklikler gerçekleştirmelerini sağladı. Bu kitap, televizyon programı üzerinden her anne babanın karşı karşıya kalabileceği sorunlara ışık tutuyor. Ev’e gelen her anne baba, aslında birer örnek sayılabilir. Pek çok aile onların yaşadıkları sorunları ve benzerlerini yaşıyor, ama gerçek hayatta herkes bir klinik psikologla birlikte vakit geçirme ve onunla aynı ortamda bulunma imkânına sahip değil. Dr. Tanya oyun ve övgüye önem veren, sınırları ise açık bir şekilde ortaya koyan yaklaşımıyla, anne babalara çocuklarını birey olarak kabul edip bunun tadını çıkararak onları nasıl yetiştirebileceklerini gösteriyor. Kitapta, anne babaları karşı karşıya kaldıkları sorunların kökenine inmeye ve çocuklarının başa çıkılması güç davranışlarının gerisindeki gerçek sorunları keşfetmeye teşvik eden Dr. Tanya, yıkıcı davranışları olumlu davranışlara çevirmek için pratik çözümlerin aile içinde nasıl uygulanacağını da anlatıyor.
BAŞKA TÜRLÜ BİR YAŞAM
Kendi için kılını kıpırdatmayan insanlardanım bende ,okuldaki bütün takdirlerimi babam için aldım.
Adına büyümek dediğimiz bu tuzak bütün kavramlarımı sildi süpürdü.Artık ne babam mükemmel ne de ben onun gözüne girmeye çalışan küçük bir çocuğum.
Anneler ve babalarda insan ve onlarda kendi zaaflarını çıkarlarını ön planda tutuyorlar aslında ve biz bunu büyümeden göremiyoruz.
Babam benim için hayal kırıklığının öteki adı.Suçluluk duygularımın sebebi...
Şunu farkettim ki onu sevmediğimi yüksek sesle söylemeye başladığımdan beri daha huzurluyum...
sevgi hakedene verilir dimi.Sırf baban diye birini sevmek zorunda değilsin.
çocukken manyak gibi sevdiğin her yerde savunduğun herifi büyüyünce sevmemek nasıl bir duygumu? boşluk kocaman bir boşluk.
Tüm bunlara rağmen biraraya geldiğimizde neşeli kahvaltılar yapıyoruz ona karşı son derece saygılıyım.o hala dünyada onu en çok benim sevdiğimi sanıyor.Bu da benim intikamım.Büyüyüpte onun kendini bana gösterdiği adam olmadığını anlamaya başladığım günlerde hissettiğim hayal kırıklığı ne ise babamda bir gün hayatı boyunca yanılmış olmanın hayal kırıklığını yaşayacak.tabii ben bunu ona yaşatmam.
gerçeği evlenipte çoluk çocuğa karıştığımda farkettim ..Daha önce farketmeyi öyle çok isterdimki.
Ben evliliğimi bile babam için yaptım.Onun akıllı kızı da herkes gibi evlenip mutlu bir yuva kursun diye..Oysaki sırt çantası ile geçen bir hayat düşünmüştüm ben kendime başkaları ne der diye düşünmeden
14 Mart 2009 Cumartesi
% 2 yaşamak için yetmez
çocukluğum kendini temizliğe adamış ev kadınlarından nefret ederek geçtiiiii.
büyüyünce asla bu manyak ev kadınlarından biri olmayacağımı düşüne düşüne büyüdüm.Ama şimdi tamda nefret ettiğim kadın tiplerinden biriyim.Üstelik bu temizlik manyağı hallerimi kendime kabul ettirecek haklı sebeplerim bile var.
Temiz bir ev ve çocuklarımın mümkün olduğunca az mikropla tanışmasıiçin giriştiğim mücadelede enerjimin %98 ini harcıyorum.Kalan %2 o kadar az ki mutlu olmama ,hayattan zevk almama ,dinlenmeme ,eğlenmeme yetmiyor.Bunu bile bile daralttığım çemberden çıkamıyorum.
Biz umutsuz ev kadınları,evliliğin üzerimize örttüğü tortudan kurtulmak için mi bu kadar temizlik yapıyoruz acaba...Yoksa ruhlarımızı temizlikle uyutup hayatı nasıl ıskaladığımızı görmemeye mi çalışıyoruz.
Bence uzmanlar bu konuyu acilen işlemeli.
Tutarsız olanda şu ki; nefret ettiğimiz bizi hayattan uzaklaştırdığını düşündüğümüz yaşamlarımıza sıkıca bağlıyız.Ne sürüden biri olmayı sindirebiliyoruz ne de sürüden ayrılan olmayı.
Oysa hepimiz biliyoruz mutlu azınlık olmak mutsuz çoğunluk olmaktan hep daha iyidir.